DİZİ KLİŞELERİ
Diziler tekrarlayan senaryolarıyla bazen sıkıcı hale gelebiliyor. İnsanlar farklı diziler, farklı senaryolar aradıkça sürekli önümüze sürdükleri kavuşamayan çiftler veya şiddet uygulayan kötü karakterler çoğu insanları dizi izlemekten uzaklaştırdı.
Şimdi sizlere çoğumuzun görmekten bıktığı dizilerdeki klişeleri sıralayacağım.
Çarpışmak
Zengin Erkek Fakir Kız
Taksiler
Gazete Manşetleri
Aşermek
Düşmek
Sakarlık
Maske
Hastane
Birinin rahatsızlandığı haberini alan kişi "Hangi hastane?" demeden koşa koşa o hastaneye gider.
Masada duran ama içilmeyen çay
Çay söylenir ama masada öylece durur. O çay içilmez.
Kaza
Sezon finallerin olmazsa olmazı...
İzlenen Kanal
Karşılaşamamak
Birbirleriyle bağı olan kişilerin bir türlü karşılaşamamaları veya aranan kişinin bölümler boyu bulunmaması.
Tahlil Sonuçlarının Karışması
Kapı Dinlemek
Araya Giren Şarkı Eşliğinde Hatırlanan Geçmiş
Sinsi Eski Sevgili
Bir Türlü Açıklanamayan Gerçekler
"Öndeki Arabayı Takip Et"
Kurşunun Önüne Atlayanlar
Saatlerce Süren Bakışmalar
Devam edecek olursak;
- Aşiret
- Dağ evi
- Bebeklerin karışması
- "Kim olsa aynı şeyi yapardı" repliği
- İletişim kuramamak
- Oyuncuların zaman zaman şarkı söylemesi
- Fakirlerin bir anda zengin olması
- Entrikalar
- Mafyalar
- Tefeciden para almak
- "Bırak kolumu canımı acıtıyorsun" repliği
- Oyuncunun yıllardır anne-baba bildiği insanların gerçek ailesi olmadığını öğrenmesi
- Kavgalar
- Karakol
- Hapishane
- Kovalamaca sırasında dökülen manav arabası
- Patron-Çalışan aşkı
- Başrol olan fakir kızın her gün farklı kıyafet giymesi
- İntikam
- 30 yaşındakilerin lise karakterini canlandırması
- Dizi isimlerinde genelde kullanılan "aşk" sözcüğü
- Lüks evler
- Komik dizilerdeki alkış efekti
- Kolejlerde zengin öğrencilerin burslu öğrencileri aşağılaması
- Fidye istemek için adam kaçırmak
- Tartışma ile başlayan aşk
- Ben senin o bildiğin kızlardan değilim repliği
- Zenginlerin evde sürekli abiyeyle ve makyajla dolanması
- Yaralanan kişinin nadir bulunan kan grubuna sahip olması
- Tehditler
- Sinirlenince kırılan eşyalar
Vb. gibi daha bir çok klişeyi ekleyebiliriz.
Bu klişeler çoğunlukla can sıkıcı... Senaryoların çoğu birbirinin aynısı.
Dikkat ettiniz mi? Genelde diziler aşk, şiddet, dram üzerine kurulu. Senaristler neden sadece belli kalıplar üzerinden bu sektörü yönetmeye çalışıyorlar?
İnsanlar artık dizi izlemiyorlar sebebi ise sürekli bir döngü halinde olan senaryolar. Bakalım bugün başrol kız nasıl bir sakarlık yaptı? Başrol oğlan ile birbirlerini yine yanlış anladılar. Kavga ettiler, barıştılar. Tekrar kavga ettiler, yine barıştılar. Uzun süren bir döngü...
Bir de şiddet kısmı var. En can sıkıcı kısımlardan biri. Dizilerde görülen şiddetler dudak uçuklatacak cinsten. İzlerken yürek kaldıramıyor. Bu konuda beni en çok üzen durum ise bu dizilerin reytinglerde birinci olmaları. Böyle dizilerin yayından kalkması, tepki gösterilmesi gerekirken birinci olması çok üzücü bir durum...
Biz izleyiciler olarak böyle dizilere dur demeli şiddetin gözümüze gözümüze sokulmasına artık bir son vermeliyiz. Küçücük çocukların o dizileri izleyerek kötü karakterleri örnek alabileceğini unutmamalı, hele de çocukların yanında asla o tip dizileri açmamalıyız. Unutmamalıyız ki eğitim ailede başlar ve çocuklar gördükleri, izledikleri kişileri örnek almaya başlarlar.
Şiddet, sürekli dizilerde gösterilen klişe haline getirilen bir konu olmamalı, farkındalık için bile kaleme alınsa küçük çocukların elinde kumandaların olduğunu unutmamalıyız.
Dizilerde çok karşılaştığımız bir diğer konu ise dram... Bu dizilerde de aşk dizilerinin aksine bir saat bakışma değil 1 saat ağlama sahnesi karşımıza çıkar. Bu diziler genellikle okulların açılması ile başlar, kapanması ile sona erer. Aşk dizilerinde de durum tam tersi. Onlar okulun kapanması ile başlayıp okulun açılmasıyla genellikle son buluyorlar. Arada tutan aşk dizileri de var onlarda biraz itikleyerek bir dahaki yaz dönemini görüyor tabii...
Peki ya 1000 bölüme ulaşmış günlük diziler? Hep birbirinin tekrarı, hep aynı konular...
Klasik diyaloglar, klişeleşmiş senaryolar... Sırf iki buçuk saati doldurmak adına geçen bir saat bakışma ve ağlama sahnesiyle dizi sektörü gelişmez. Seyirciler konuların sıkıcılığından bıkar, zaman sonra dizi tutkunları bile dizi izleyemez.
İki buçuk saat, çoğunluğu bakışma, yineleme, hatırlama ve ağlamadan oluşan diziler yerine; bir saat de olsa klişelerden uzak, kaliteli diziler yapılsa hem oyuncular, hem yazar, hem de seyirciler; sıkıcılıktan uzak, hoş ve eğlenceli vakit geçirir. Senaristler konu üretebilir, belki dizi sektöründe dünya çapında ismini duyuran bir millet haline gelebiliriz.
Kaliteli ve özgün içerikler üretebilen bireyler olabilmek ümidiyle...
Sağlıkla kalın..
0 Yorumlar